1. Haberler
  2. Magazin
  3. Arda Kural’dan Yeni Bir Başlangıç: “Değişmedim, Normale Döndüm!”

Arda Kural’dan Yeni Bir Başlangıç: “Değişmedim, Normale Döndüm!”

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uzun süredir sağlık sorunlarıyla mücadele eden oyuncu Arda Kural, zorlu dönemi geride bıraktığını ve hayata yeniden sıkı sıkıya sarıldığını duyurdu. Zihinsel ve fiziksel olarak eski sağlığına kavuştuğunu belirten Kural, yeni projelerle izleyici karşısına çıkmaya hazırlandığını ifade etti.

1999 yılında “Eyvah Kızım Büyüdü” dizisiyle tanınan ve Türk Sineması’nın “Leonardo DiCaprio”su olarak anılan oyuncu, geçmişten günümüze uzanan kariyer yolculuğunu ve kişisel deneyimlerini samimi bir şekilde dile getirdi. Kural, hayatının büyük bir bölümünde yalnızlık hissiyle mücadele ettiğini de sözlerine ekledi.

Oyunculuğa Adım Atışı ve İlk Yıllar

Arda Kural, kariyerine ilk adım atışını şu sözlerle anlattı: “Annemle babam ben 15 yaşındayken ayrıldılar. O genç yaşta reklam filmlerinde yer almaya başladım. Annemin ve kardeşimin sorumluluğunu ben üstlenmiştim. Yaşananlar nedeniyle tabii ki mutsuz ve zorlu bir aile dönemi geçirdik. O yaşlardan itibaren kardeşimi büyütüp yetiştirebilmekten memnunum. Benim için önemli olan yıldız olmaktı. Bir şekilde insanların beni kabul edip sevmesi gerekiyordu. Oyunculuğa olan ilgim de bu şekilde başladı. Kral TV’nin makyaj sorumlusu Corci ile aynı bölgede yaşıyorduk. Beni o keşfetti. İlk olarak Kral TV’de VJ olarak ekranlara çıktım.”

Haluk Bilginer’in Fark Ettiği Gizemler

1999 yılında Haluk Bilginer, Yıldız Asyalı gibi usta isimlerin rol aldığı “Eyvah Kızım Büyüdü” dizisindeki deneyimini Arda Kural şöyle ifade etti: “Kral TV’de tanınır hale gelince ‘Eyvah Kızım Büyüdü’ dizisinin senaristi Tayfun Güneyer benimle ilgilenmeye başladı. Ve beni dizinin kadrosuna dahil etti. Bana ‘yeni yıldızım’ derdi. Tayfun Güneyer, popülerliğimin dizi için çok iyi olacağını düşünüyordu ve beni ikna ederek o diziye girmemi sağladı. Sete ilk adımımı attığımda iki temel soruyla karşı karşıya kaldım. Kamera önüne geçtiğimde ya çok iyi yalan söyleyip izleyiciyi kandıracaktım ya da tamamen dürüst olup gerçek duygularımı yansıtacaktım. Ben, sanki gerçek duygularım mutlu ve normalmiş gibi çok iyi yalan söylemeyi tercih ettim. Bu durum seyirciye itici gelse de bende bir ışık gördüler.”

Oyuncu, dizideki asıl beklentisini ise şöyle dile getirdi: “Genç kızlardan her gün 2 bin civarında mektup alıyordum. Ve o dönem en çok arzu ettiğim şey, gerçek hayatta da Yıldız Asyalı ile romantik bir ilişki yaşamaktı.”

Kural, “Haluk Bilginer ile çalışmak size neler kattı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Haluk Abi benimle pek özel olarak ilgilenmezdi, beni kendi halime bırakırdı. Oyunculuğumdan etkilendiğini hissediyordum. Ama bende başka bir şeyler keşfettiğini de fark ediyordum. Sanırım gizemlerimi sezmişti. Ben de farkında değilmiş gibi davranmaya devam ediyordum. Ancak yıldızımı çok yükselten bir usta olduğu için ona minnettarım.”

Ünlü Olmanın Zorlu Yüzü: “Beni Tanımıyormuş Gibi Davranıyorlar”

Arda Kural, şöhretin nasıl bir his olduğunu şu sözlerle anlattı: “İnsanlarda tuhaf bir his oluşmuştu. Beni tanıdıklarını ve ilgilendiklerini bildiğim halde, beni tanımıyormuş gibi yapıp ilgilenmiyormuş gibi davranıyorlardı. Sanki kimse beni tanımıyordu. Bu durum uzun yıllar devam etti ve hâlâ bile bazen böyle hissediyorum.”

Oyuncu, hayranları yüzünden başına gelen en garip olayı ise şöyle paylaştı: “Stand-up gösterileri yaptığım bir dönemde turneye çıkmıştık. Organizatör, benim kartpostalımı bastırıp para karşılığı satmış. Bunu gösteri sırasında öğrendim. Yaptığım şey bir hataydı ama hepsinin paralarını iade edip kartpostalları bedavaya vermiştim. Sonra organizatörle aramız bozuldu. Bu tür hatalarım yüzünden sürekli düşüşler yaşadım. Ama beni hâlâ zirvede tutan şey, halkın benim ‘yalancı bir dürüst’ olmamı sevmesiydi.”

Leonardo DiCaprio Benzetmesi ve Kırılma Noktası

Arda Kural, 2008 yapımı “Emret Komutanım” dizisinde Sarp Levendoğlu’nun kendisine uyguladığı baskıyı şu sözlerle açıkladı: “Oradaki baskı, büyük bir kıskançlığın yansımasıydı. Bu kıskançlık, insanların beni sevmesiyle ya da bana ilgi duymasıyla ilgili değildi. Beni her şeyin dışında tutuyorlar ve ilgilenmiyorlardı. Onunla ilgiliydi.”

2010 yılında çekilen “Kubilay” filminin setinde ruhsal anlamda zor zamanlar geçiren oyuncu, o dönemi şöyle tarif etti: “‘Kubilay’ filmini çekerken ülkem için fedakarlık yapma düşüncelerine yoğunlaşmıştım. Ama bir şeyler ve birileri de bana düşman olmaya devam ediyordu. İşte kırılma noktası buydu.”

Oyuncu, “Bu hayatta en büyük destekçiniz kimdi?” sorusuna “Ben hep yalnızdım” yanıtını verdi. Leonardo DiCaprio’ya benzetilmekten duyduğu rahatsızlığı ise, “Gafil ve mutsuzum. Çünkü herkes önce kendi olabilmeli” sözleriyle dile getirdi.

Yeniden Ayağa Kalkış ve Gelecek Planları

Uzun süren sağlık problemlerinin ardından Arda Kural, yeniden hayata döndüğünü belirtiyor: “Yalnız başıma girdiğim birçok zorlu mücadeleyi kazanmayı başardım. Sonunda yeterli gücü hissederek, hayatıma, mesleğime ve insanlara geri döndüm. Bundan sonra ne olacağını zaman gösterecek.”

41 yaşındaki oyuncu, günlerinin nasıl geçtiğini şöyle anlattı: “Bu aralar her şey çok hareketli. Menajerim Temmuz Karikutal ve şef arkadaşım Emrah Kaya ile sonsuz bir hayal serüveninin içindeyiz. Yazdığım senaryolarım ve çekmek istediğim filmler var. Topluma yön verecek işler yapmak istiyorum. Bu nedenle sinemayı etkili bir iletişim aracı olarak kullanabilirim. Oyunculukla ilgili her şeyi menajerim yönetiyor. Birçok yeni proje için görüşmelerimiz sürüyor.”

Kural, oyunculuğa dair en büyük hayalini ise şu sözlerle ifade etti: “Artık sevilsem de ilgilenilsem de ilgilenilmesem de gerçekçi duygularımı saklamaktan vazgeçeceğim. İyi oyuncu dürüst olabilendir. Bu yüzden hem işim hem de hayatım dopdolu olmalı.”

Kariyerindeki Rol Tercihleri ve “Lise Defteri” Anıları

Arda Kural, 2000’li yıllarda kendisine sunulan rolleri şöyle betimledi: “Asi, kavgacı, bıçkın karakterlerde beni düşündüklerini bildiğim halde, daha romantik, naif, komik rollere yönlendirdiler. Gelen projelerde yer alma sebebim, işimin devam etmesiydi. İstediğim rolleri ve yarattığım vizyonu hep başkalarına verdiler. Ama insanlar benim öz karakterimi ve yarattığım hisleri görmek istedi. Yani beni o asi ruhlu karakterlerde görmek istediler. Sadece iki projede bu şekilde görünebilmiştim; ‘Lise Defteri’ ve ‘Kurşun Bilal’.”

Oyuncu, 2003 yapımı “Lise Defteri” dizisindeki set ortamını ise şöyle aktardı: “‘Lise Defteri’nin teklifi bana geldiğinde, Mustafa Altıoklar ‘seni kötü, Sarp’ı (Levendoğlu) iyi karakterde oynatacağım’ demişti. Öğrencilik dönemim, yaşadığım çevre zaten o kötü karakterdi. Bense o imajı silmeye çalışıyordum. Önce rolü geri çevirdim. Sonra beni olduğum kişiyle yüzleştirerek, bunun sevilecek bir şey olduğunu düşündürdü. Ece’nin (Erken) ilk oyunculuk deneyimiydi. Sette sürekli tartıştığımız halde birbirimize sevgiyle yaklaşırdık. Bir gün rol gereği ağlaması gerekiyordu ama başaramıyordu. Ona çekimden bir iki saniye önce tokat atıp ağlattım. Emre Altuğ ise bizim yıldızımızdı. Ama nedense parlamam için bazı şeyler yapıyor ve bana yol açıyordu. Bu yüzden Emre benim için her zaman büyük bir yıldız olarak kalacak.”

Magazin haberleriGokadın

Arda Kural’dan Yeni Bir Başlangıç: “Değişmedim, Normale Döndüm!”
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

GoKadin.com ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin