1980’li yıllarda başladığı sinema kariyeriyle tanınan, sahne ve ekranların güçlü isimlerinden Çiğdem Tunç, Mehmet Ali Erbil ile evlilik sürecinde geçirdiği yılları ve onun hastalık sürecinde yaşadıklarını samimi bir dille anlattı. ‘Pembe Masa’ programına konuk olan Tunç, bir dönem hayatını paylaştığı Erbil’e duyduğu bağlılığı ve sadakati gözler önüne serdi.
“Ben Bu Sahnede Öleceğim” Diyen Bir Sanatçı
Çiğdem Tunç, sanat yolculuğuna çok erken yaşta, bale ile adım attı. Sahnenin tozunu ilk yuttuğu günden bu yana tiyatroya ve sanata duyduğu aşk hiç azalmadı. Programda duygusal açıklamalarda bulunan Tunç, “Ben bu sahnede öleceğim” sözleriyle sahneye olan bağlılığını şu cümlelerle anlattı: “Bir gün oyun oynarken, ait olduğum yerde gözlerimi kapamak istiyorum.” Bu sözleri, Tunç’un mesleğine olan tutkusunun ve sadakatinin altını çiziyor.
Mehmet Ali Erbil İçin Donör Olmak İstedi
2018 yılında Mehmet Ali Erbil, evinin banyosunda düşerek ağır bir kaza geçirmişti. Zaten uzun süredir mücadele ettiği kaçış sendromu nedeniyle durumu daha da ağırlaşmış ve yoğun bakım süreci başlamıştı.
Bu süreçte Mehmet Ali Erbil’i yalnız bırakmayan Çiğdem Tunç, yaşadıklarını anlatırken şu ifadeleri kullandı: “Kazayı duyduğum gibi hastaneye koştum. Günlerce kapısında bekledim. Onun için donör olmak istedim, gerekirse organlarımı verirdim. Yeter ki iyileşsin. Doktorlar kabul etseydi, seve seve canımı verirdim.” Bu sözler, bir dönem birlikte hayatı paylaşan iki insan arasında hala güçlü bir bağ olduğunu da gösteriyor.
“Hiçbir Erkek Sütten Çıkmış Ak Kaşık Değil”
Mehmet Ali Erbil hakkında geçmişte çıkan ‘aldatma’ haberleri de programda gündeme geldi. Bu konuda net ve dikkat çekici açıklamalarda bulunan Tunç, “Hiçbir erkek sütten çıkmış ak kaşık değil. Hangi erkek eşini aldatmıyor ki? Mehmet Ali’yi eleştirenler önce kendi hayatlarına baksın. O, yıllarca tüm Türkiye’yi güldüren, neşe saçan bir adamdı” diyerek, Erbil’e sahip çıktı.
Tunç’un bu sözleri hem özel hayatındaki olgun yaklaşımını hem de geçmiş dostluklara gösterdiği vefayı ortaya koydu.
Çiğdem Tunç’un duygusal ve samimi açıklamaları hem kendisinin sanat yolculuğunu hem de Mehmet Ali Erbil’le yaşadığı özel dostluğu daha da görünür kıldı. Özellikle “onun için canımı verirdim” sözleri, sanat camiasında nadir rastlanan bir sadakat örneği olarak hafızalarda yer etti.
