Antalya’da meme kanseri tedavisi sonrası göğüslerinde asimetri oluşan bir kadın, bu durumun düzeltilmesi amacıyla özel bir hastanede estetik ameliyat geçirdi. Ancak ilk operasyon istenilen sonucu vermeyince, doktorun önerisiyle liposuction yöntemi denendi. Bu işlem sırasında karın bölgesinden yağ alınırken bağırsağının delinmesi, kadının üçüncü bir ameliyat geçirmesine neden oldu. Tüm bu süreçlere rağmen istediği görünüme kavuşamayan kadın, hastane ve doktor aleyhine 13 bin lira maddi, 100 bin lira manevi tazminat talebiyle dava açtı.
Dava dilekçesinde, asimetri sorununun giderilmesi hedeflenirken karın bölgesinin de operasyon geçirmesi ve kadının bu ameliyatlar nedeniyle büyük acı ve ıstırap çektiği belirtildi.
Yerel Mahkemenin “Kusur Yok” Kararı ve Adli Tıp Raporu
Davalı hastane ve doktor, tüm müdahalelerin tıbbi kurallara uygun yapıldığını ve kusurlarının bulunmadığını savundu. Ameliyatlar hakkında hastaya gerekli bilgilerin verildiğini ifade ettiler. Davayı inceleyen Antalya 2. Tüketici Mahkemesi, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor talep etti. Raporda, ameliyatın tıbben uygun olduğu ve bağırsak delinmesinin bir “komplikasyon” niteliğinde olduğu belirtilerek, tıbbi uygulama hatası tespit edilmediği kanaatine varıldı. Bu rapora dayanarak yerel mahkeme, hastane ve doktorun kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle tazminat talebini reddetti. Mahkeme kararında, hastanın ameliyatlara ilişkin yazılı onamında karın içi organ delinmesinin nadir bir komplikasyon olduğunun belirtildiği de ifade edildi.
Yargıtay’dan Emsal Karar: Eser Sözleşmesi Hükümleri Uygulanmalı
Yerel mahkemenin kararını temyiz eden Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi gerektiğine hükmederek yerel mahkeme kararını bozdu. Yargıtay, taraflar arasındaki sözleşmenin, hekim ile hasta arasında genellikle tedavi amaçlı yapılan sözleşmelerden farklı olduğunu belirtti. Dava konusu olayda, bir tarafın belirli bir “eser” meydana getirmeyi, diğer tarafın ise bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği “eser sözleşmesi” hükümlerinin uygulanması gerektiği ifade edildi.
Tazminata hükmedildi
Yargıtay kararında, Adli Tıp raporunda tıbbi uygulama hatası bulunmadığı belirtilse de, eser sözleşmelerinde bir “sonuç taahhüdü”nün esas olduğu vurgulandı. Kararda şu ifadeler yer aldı:
“Sonucun gerçekleşmemesi halinde yüklenicinin edimi ifa etmediğinin kabulü gerekir. Davaya konu olayda davacıya meme büyütme ve asimetrinin giderilmesi için göğüs estetiği ameliyatı yapılmış olup, göğüslerinin istenilen şekle kavuşmasının sağlanması gerekmektedir. Davacının ilk ameliyat sonrasında istenilen sonucun gerçekleşmemiş olması nedeniyle ikinci kez estetik ameliyat geçirmek durumunda kaldığı ve bu operasyon esnasında bağırsak perforasyonu oluşması nedeniyle tekrar ameliyat geçirmek durumunda kaldığı, geçirilen ameliyatlara bağlı yeni izlerin oluştuğu ve göğüs asimetrisinin giderilmemiş olduğu anlaşılmakla davalı tarafın netice odaklı edimini yerine getirmediği anlaşılmaktadır.”
Bu durumda Yargıtay, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin tekrar değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkemenin davayı reddetme kararının doğru olmadığına ve bozulması gerektiğine karar verdi.
Bu karar, estetik operasyonların tıbbi bir tedavi sürecinden öte, belirli bir sonucun elde edilmesinin beklendiği bir “eser” niteliği taşıdığına dair önemli bir yargısal yorum getiriyor. Bu durum, estetik operasyon geçirmeyi düşünen bireyler ve estetik cerrahlık hizmeti sunan kurumlar için yeni bir hukuki çerçeve sunabilir.